Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hangi İlaçlar Güneşe Karşı Hassasiyet Yaratır?

Güneş ışığı ve ilaçlarımız arasındaki ilgiden haberdar mıyız? Yaz aylarında özellikle tatil yapanlar için güneşlenmek olmazsa olmaz bir etkinliktir. Güneşin cildimize ve genel sağlığımıza olan birçok yararı bilinmektedir. Bununla birlikte özellikle belirli saatlerde güneş ışınlarının cildimiz üzerinde zararları da bulunmaktadır. Bundan korunmak için genellikle güneş koruyucu ürünler kullanırız. Bu genel ve bilinen durumu özetledikten sonra değinmek istediğim asıl konuyu hemen açıklamak istiyorum. Bazı durumlarda, örneğin bazı ilaçları kullanıyorsanız, güneşte bulunmak normalden daha olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bazı ilaçlar ışığa karşı duyarlılık oluşturabilir. Şöyle ki bu ilaçları kullanan kişilerin derileri ışığa karşı daha hassas olur ve güneş ışığına maruziyet sonucunda güneş yanığına benzer belirtiler, kızarıklık veya başka etkiler görülebilir. Şimdi bu duyarlılığı oluşturabilen bazı ilaç gruplarına göz atalım. İlaç grubunu yazıp yanına parantez içerisinde etken maddele

Margaret Thatcher'ın Hocası Nobel Sahibi Kristalografi Uzmanı Dorothy Hodgkin

Resim
Anneler günü vasıtasıyla bugün başarılı bir kadın bilim insanından bahsedeceğim. Adı Dorothy Hodgkin, seçkin bir kimyacı. Dorothy Hodgkin 1910 yılında Kahire'de doğdu. Babası o yıllarda Mısır'ın eğitim biriminde çalışıyordu. Tahmin edileceği üzere o yıllarda Mısır bir İngiliz sömürgesiydi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Dorothy ve kız kardeşleri İngiltere'de büyükanne ve büyükbabasının yanındaydı. Anne babaları ise Sudan'da kalıyordu. Savaş 1918 yılında sona ermiş Dorothy de onları 1922 yılında ziyaret etmişti. İşte bu ziyareti sırasında orada babasının arkadaşı, devlet görevinde bulunan bir kimyacı  Dr. A. F. Joseph  ile tanıştı. Bu tanışıklık onun kalan yaşamında büyük bir kimyacı olması yolunda attığı ilk adımdı. Dr. Joseph onun kimyaya olan ilgisini arttırdı. Dorothy Hodgkin eğitimini İngiltere'de aldı ayrıca Oxford Üniversitesi'ne girebilmek için özel ders de aldı. Oxford Üniversitesi'ne bağlı kız kolejlerinden biri olan Somerville Koleji&

İki Osmanlı Eczacısı Baba-Oğul Della Sudda'lar

Resim
Bitkilerle ilgili yazılara ara verip eczacılık tarihine dönmek istiyorum. Bu yazıda size iki değerli Osmanlı eczacısını tanıtacağım. Baba-oğul eczacı Della Sudda'lar... Francesco Della Sudda Francesco Della Sudda ve Parlak Meslek Yaşamı Francesco Della Sudda, Yunan adası olan Syros'tan gelmiş bir İtalyan ailenin çocuğu olarak 1814 yılında dünyaya geldi. Henüz 12 yaşındayken annesini kaybetti ve yaşamına Pera'da bulunan Sainte Marie Manastırı'nın yetimhanesinde  devam etti, orada büyüdü. Eczacılık yaşamına 17 yaşındayken Maltepe Eczanesi'nde yardımcı eczacı olarak başladı ve 3 yıl sonra bu eczanenin baş eczacısı oldu. Yıl 1837 olduğunda Osmanlı İmparatorluğu Hekimbaşı Abdülhak Molla tarafından Ordu Merkez Eczanesini yönetmek üzere görevlendirildi. Bu, gerçekten sorumluluk gerektiren bir görevdi ve zor bir işti ancak buna rağmen kendisi eğitimine devam ederek 1844 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin eczacılık bölümünden diploma aldı. 1849 yılında

Rezene

Resim
Bu yazıda adını sıkça duyduğumuz bir bitkiden bahsedeceğim: Rezene Türkçe: Rezene Latince: Foeniculum vulgare Bir önceki  yazımda Apiaceae ailesiyle ilgili özet bilgi verip o ailenin önemli tıbbi bitkilerini listeleyip bu aileyle ilgili bir yazı dizisi oluşturacağımı söylemiştim. Bu yazı da o yazı dizisinin ikinci yazısıdır. Şimdi yazıyı oluşturmaya başlayalım. İlk olarak bitkinin tarihsel yolculuğundan daha sonra kısaca botanik özelliklerinden devamında kullanım alanı ve etkilerinden söz edip öneri ve uyarılarla yazıyı tamamlayacağım. Rezenenin Tarihsel Yolculuğu Rezene; maydanoz, karaman kimyonu ve dereotu gibi yakından tanıdığımız bitkilerle yakın akrabadır. Rezenenin tüm kısımları kullanılabilir ve anasonun kokusuna benzeyen hafif bir kokusu vardır. Rezenenin İngilizcedeki karşılığı “fennel” sözcüğüdür. Fennel, eski İngilizcedeki “fenol” ya da “finol”den gelir. Muhtemelen bu sözcük bitkiye Romalıların verdiği “foeniculum” sözcüğünden gelmektedir ki bitkinin

Umbelliferae / Apiaceae ya da Maydanozgiller Olarak Adlandırılan Bitki Ailesiyle İlgili Yazı Dizisinin İlk Yayını

Resim
Bu yazıda bir bitki ailesini tanıtmak istiyorum:  Umbelliferae (Apiaceae) Bu bitki ailesine önem veriyorum o yüzden buradaki bitkilerle ilgili bilgileri tek bir yazı olarak değil yazı dizisi şeklinde vermek istiyorum. İlk yayında yani bu yazıda çok genel bilgiler yer alacak. Gelecek yayınlarda ise tek tek bitkiler incelenecektir. Sanıyorum biraz uzun bir yazı dizisi olacak ama yararlı olacağını düşünüyorum çünkü ortalıkta çok dağınık ve çoğu zaman yanlış bilgiler dolaşıyor. Genel bilgiler ile başlayalım. Bu Latince adı Türkçeye “maydanozgiller” olarak çevirebiliriz. Bu ailenin üyeleri arasında hemen herkese çok tanıdık gelecek bitkiler vardır. Buradaki bitkilerin bazılarının içerisinde yer alan etken maddeler kanser gibi hastalıklarda ilaç olma potansiyeli taşımaktadır. Bu yüzden bu maddeler üzerinde bugün bazı araştırmalar yürütülmektedir. İlgili bitkiyle ilgili yapacağımız yayında bu araştırmalara da göz atacağız. Bu ailenin bir adı Umbelliferae diğer adı da Api

Güzelavrat Otu (Atropa belladonna) Adının Öyküsü ve Bitkilerle İlgili Önemli Bir Uyarı

Resim
Güzelavrat otu ( Atropa belladonna ) adı nereden gelmektedir? Atropin içeren " Atropa belladonna " usaresi Orta Çağ Avrupa'sında kadınlar tarafından göz bebeklerini büyütüp daha güzel görünmek amacıyla kullanılmıştır. Bu nedenle bitkiye "güzelavrat otu" adı verilmiştir. "Atropa" sözcüğü Yunanca "Atropos"tan gelmektedir. "Atropos", Eski Yunan'da ecel ve kader tanrıçasıdır ve ''geri adım atmaz, bildiğinden şaşmaz, bükülmez'' gibi sözcük anlamlarına sahiptir. "Belladonna" sözcüğü ise İtalyancada "Güzel kadın" anlamına gelmektedir. Bu kısa ama önemli bir yazı. Neden önemli? Lütfen aşağıdaki uyarıyı okuyunuz. Önemli UYARI Bitki zehirliyebilir. Zehirlenmeler, ilaç olarak kullanılan belladonna preparatlarının tıbbi dozun üzerinde alınması veya meyvelerin yanlışlıkla yenmesi sonucu görülür. Tıbbi dozun üzerinde alınma durumu, bitkinin yarar gösterdiği hallerde bitkiden faydalanmak iç

En sevdiğimiz içecek: Çay

Resim
Çay… Sevmeyenlerin bile ikram edildiğinde severek içtiği efsaneler konu olan içecek. Bu yazıdaki hedefim çayın bitkisel boyutunu ortaya koymak, eczacılık yönünden kimyasal içeriğini incelemek, tıbbi etkisinden söz etmek, tarihsel gelişimini ele almak ve kapanış. Herkese benden çay... :) Öncelikle, bizi şampiyon yapan sayısal bir veriyi inceleyelim. Değerlendirme ölçütü “kişi başına tüketilen çay miktarı” olan bir araştırmaya göre Türkiye 3,5 kg ile bu dalda birinci sırada yer almaktadır. İkinci sırayı ise 2,44 kg ile Afganistan alıyor. Toplam çay tüketimine bakıldığında bu dalda birinci sırayı Çin alıyor ancak onlardaki kişi başına çay tüketim miktarı sadece 0,75 kg. Bu sonuç   ülke olarak çayı çok sevdiğimizi doğruluyor. Ben de çok seviyorum ve sık sık çay içiyorum. Kahve de içiyorum ama çayı daha çok seviyorum. İlerde kahveyi de ele alacağız. Özellikle yabancı yerliklerde / sitelerde çok karşımıza çıkar kahve – çay karşılaştırması. Konuya dönelim… Önce ça