Digitalis purpurea / Yüksük Otu Nasıl Kalp İlacına Dönüştü?

Bu yazıda, 14 Şubat dolayısıyla, bir aşk öyküsünden doğan ve bugün hala etkin biçimde kullanılan bir ilacın öyküsünü konu edinmek istiyorum.

Aşk nedir? 
Yüzyıllardır herkes bu kavramı açıklamaya çalışmış ancak insanlık tarafından onaylanan kesin bir tanımını hiç kimse yapamamıştır. Ama herkes tarafından kabul edilen bir gerçek varsa o da bu duygunun insana her şeyi yaptırabilecek kadar güçlü bir duygu olduğudur. Öyle güçlü bir duygudur ki genç bir hekimin genç bir kıza olan aşkı, bir halk ilacının bugünün kalp ilacına dönüşümünü sağlamıştır.

Bu halk ilacı nedir?


Bir bitki: Yüksük otu ya da Digitalis purpurea
Bu bitkiden bahseden ilk kaynağın izi 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır.  Bugün biliyoruz ki kalp ritmi bozulduğunda vücutta su toplanır ve buna da “ödem” denir. O dönemlerde bu bilgi bilinmediği için ödem başlı başına bir hastalık olarak görülüyor. Bu bilgi burada dursun çünkü birazdan gerekli olacak. 

Aşağıdaki görseller üzerine konuştuğumuz meşhur bitkimiz Digitalis 







Yeri gelmişken altını çizerek belirtmek istediğim bir durum var. Toplumumuzda “bitkiler zararsızdır” gibi ciddi bir yanılgı var. Bu yanılgı neticesinde aktardan ya da başka bir yerden alınan bitkiler şifa niyetine kullanılıyor. Bu çok tehlikeli bir iştir. Bunu sakın yapmayın yapanları da uyarın. Bitkiler de, bu yazıda bahsedeceğim örnekteki gibi, bir ilaçtır ve kimyasal birçok madde taşır. Bitkiyi ilaca dönüştürmek çok ciddi ve uzmanlık gerektiren bir eczacılık sanatıdır. Doz ayarlaması yapılmadan kullanılan bitkiyle eczaneden aldığınız herhangi bir ilacı doktor tavsiyesinin dışında kullanmak arasında hiçbir fark yoktur. Bu konuya başka bir yazıda değineceğim. Biz öyküye devam edelim.



Görseldeki kişi öykümüzün kahramanlarından biri, adı: William Withering

Kendisi  1741 yılında İngiltere’nin Shropshire bölgesinde Wellington’da doğar. 1762 yılında Edinburgh Üniversitesi’nde Tıp Okuluna başlar. Başarılı bir öğrencilik yaşamı geçirir ve 1766’da mezun olur ve kendi gibi bir hekim olan babasının yanında asistanlık yapmaya başlar ancak bir yandan da mesleğini yapabileceği bir yer aramaktadır. Sonuç olarak kendisi Stafford’a yerleşir ve yeni açılan Stafford hastanesinin ilk hekimi olur. 

Digitalis bitkisi Stafford bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir.

Öykümüzün başlangıç tarihi 1768 baharıdır. Withering, bu tarihte Helena Cooke adlı bir hastaya çağrılır; genç ve güzel hastasını tedavi eder ve iyileşme döneminde sık sık ziyaret eder. Genç bayan Cooke, o dönemin tüm genç kızları gibi suluboya bitki resimleri yapmaktadır ancak hastalığı dolayısıyla bu uğraşısından uzak kalmıştır. Hekim Withering hastasına kırlardan çiçekler toplayıp getirir ve onu etkileyebilmek için bitki bilimiyle (botanikle) ilgilenmeye başlar. Bu genç kıza olan tutkulu aşkı uğruna başladığı bu bitki bilimi macerası sonucunda bu alanla ilgili bir kitap da yayınlayacaktır. 

Öyle görünüyor ki Withering'in bu çabaları boşa gitmemiştir çünkü William Withering ve Helena Cooke 1772 yılında evlenmişlerdir. Onların öyküleri mutlu bir evlilikle sonuçlanmıştır ama öykü burada bitmeyecektir çünkü Withering botanik çalışmalarına devam edecektir. 

Yıl 1775, başarılı hekim Withering'in ünü yayılır ve Dr. Erasmus Darwin (Charles Darwin'in büyükbabası) tarafından Birmingham'a davet edilir ve o yıl Birmingham'a taşınırlar. Withering başka bir yere taşınmasına rağmen kilometrelerce yol gidip gelerek Stafford hastanesindeki hastalarına bakmaya devam eder. Bu yolculuklar sırasında hekimlerin tedavi edemediği ödemli hastaları yaşlı bir kadının bir halk ilacıyla tedavi ettiğini duyar, kadını bulur ve bunu öğrenir. İlaç bir bitki karışımıdır ancak karışımdaki tedavi edici bitkinin Digitalis olduğu hemen anlaşılmaktadır. Withering bitki üzerine araştırmalara hemen başlar. Araştırmaların ayrıntılarına girmeyeceğim. Bir dizi işlem yapar. Kendisi bitkinin "zehirli" olduğunu bildiği için "dozaja" çok dikkat eder bunu hastalara verirken. Zaten en başta en önemli sorun "bitkiyi standardize etmek ve doğru dozajı bulmak" olmuştur. Bunu başarır. Digitalis, 1783 yılında Edinburgh Farmakopesi'ne girer. İki yıl sonra bitkiyle ilgili bir tıp klasiği olacak olan bir kitap yayınlar. Kitapta hasta vakaları bulunur ayrıca kitabın son bölümünde drogun hazırlanışı, dikkat edilmesi gerekenler ve etkileşimler yer alır. Buradaki önemli hususlardan birisi de Withering Digitalis'i tedaviye sokmakla kalmamış aynı zamanda onun doğru kullanım ilkelerini de doğru biçimde belirlemiştir. Az önce de belirttiğim gibi bitkiler gelişigüzel kullanılmaz, kullanılmamalıdır. Masum görünen öyle bitkiler ve mantarlar vardır ki geri dönülmez hasarlar bırakır hatta ölüme götürür. Bu konuya ayrı bir yazıda değineceğiz. Withering'in bu bağlamda değerlendirildiğinde ayrıca yaptığı şey çok değerlidir çünkü bitkinin nasıl kullanılacağı artık bellidir. Bu kitabın ardından Withering, Kraliyet Cemiyetine seçilmiş ve kendisine Londra Tıp Cemiyetinin diploması verilmiştir. 

Vücutta su toplanmasının kalbin ritim bozukluğuna bağlı olduğu yıllar sonra anlaşılmış ve Digitalis'in etkili bileşikleri 1866'da Fransızca eczacı Nativelle tarafından bulunmuştur. Nativelle de ayrı bir serüven yaşamıştır ve onun öyküsü biraz hüzünlü başlamaktadır ama onu da ayrıca başka bir yazıda anlatacağım. Bugün hala kalp ilacı olarak kullanılan ilaç bitkinin doğrudan kendisi değildir ama ilacın etken maddesi yine Digitalis'ten elde edilmektedir. Digitalis ile o günlerden bugünlere kadar milyonlarca insan tedavi edilmiştir.

Buraya kadar anlattıklarım sadece bitkinin kendisiyle ilgilidir. Bunun devamı niteliğinde olacak başka bir yazıda da bu bitkiden etken maddelerin izole edilmesi, onların ilaca dönüşmesinden bahsedeceğim.

Evet; bir aşk, bir evlilik ve bu aşkın yansıması olarak milyonlarca insanı tedavi edecek bir ilaç... Bu öykü sanırım "aşk"ın güçlü bir duygu olduğuna kanıttır.

Bu arada 14 Şubat Sevgililer Günü kutlu olsun. 😉
Kutlayamayanlar üzülmesin, yarının ne getireceği belli olmaz. 😎

Sevgiyle kalın... 😊













Yorumlar